|
|
 |
oKuL éFsanéLéry.! |
AYNADAKİ RUJ LEKESİ |
Bir kız yurdunda kalan kızlar, artık temizlik görevlisine olan kıllıklarından mıdır yoksa nerden çıktığı belli olmayan bir yurt geleneğinden midir, her sabah dudaklarına ruj sürdükten sonra aynaya öperek iz bırakıyorlarmış. Yurt müdürü ne yaptı ettiyse bu alışkanlığı ortadan kaldıramamış. Diğer yandan temizlik görevlileri de iyiden baş kaldırmaya başlamışlar. Sonunda müdürün aklına parlak bir fikir gelmiş. Sonunda müdürün aklına parlak bir fikir gelmiş. Hemmen bir duyuru yapıp, kızları toplantıya çağırmış. Neyse toplanmış bunlar. Müdür “Buyrun tuvalate” demiş. Düşmüş yola, şaşkın kızlar da peşlerinde, temizlik görevlisinin beklediği umumi tuvalete girmişler. Aynalarda sabahki ruj izleri hala duruyormuş. Müdür “Arkadaşlar” demiş, “Bazılarınız dudaklarına ruj sürdükten sonra aynaları öperek çıkması güç izler bırakıyor. Temizlik görevlilerimiz bunları temizlerken zorlanıyor. Sizleri görevlimizin bu temizliği yaparken ne kadar zorlandığını bizzat görmeniz için topladım. Bakım ve görün”. Sonra görevliye bir işaret çakmış. Bizimki gayet sakin bir şekilde tuvalet fırçasını almış, klozetteki suya daldırmış ve aynayı temizlemiş. O gün bu gündür o yurtta tuvaletlerde dudak izine bir daha rastlanmamış. |
AMMAN KÜRDANA DİKKAT... |
Malumunuz Afrika'nın fakir ülkelerinde insanlar yokluk içinde yaşıyor. Öyleki oralarda bir dal kürdan bile çok değerliymiş. Kürdan ancak çok zenginlerin kullandığı lüks bir malmış.Bundan 10 yıl kadar önce üniversitelerimize öğrenci değişimi, Birleşmiş Milletler bursuyla filan Afrika'nın çeşitli ülkelerinden bir çok öğrenci gelmiş. Yemekhanelerde her masada kürdan olduğunu gören bu öğrenciler, kendi ülkelerinde çok değerli olan kürdanları kullandıktan sonra tekrar kürdanlığa korlarmış. Bu söylenti o kadar yayılmış ki; o dönem yemekhanelerde kimse kürdan kullanmaz olmuş. |
SİZ ÖPÜŞENLER DIŞARI |
Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği'nin anfilerinin birinde hoca mıy mıy ders anlatıyormuş. En arkada bir çift dersten sıkıldıkları için kendilerinden geçmiş bir vaziyette öpüşüyolarmış. Ders sıkıcı, hoca mıy mıy olduğundan bütün anfi fısır fısır modda geyiğe sarmış.Özellikle öpüşen çiftin önündeki iki erkek öğrenci geyik muhabbetini iyice abartmış.Hoca bu vaziyete 20 dakka kadar sabretmiş. O sırada gözü en arkada öpüşen çifte takılımış. Ders anlatmayı kesmiş ve izlemeye başlamış. Bütün sınıf susmuş. Ancak öpüşen çiftle önlerinde oturan iki çocuğun dünyadan haberi yokmuş. Dayanamamış yüksek sesle "Siz öpüşenler! Çıkın dışarı!" diye bağırmış. Öpüşen çiftin önündeki ikili muhabbete o kadar dalmışlar ki; hocanın sadece "Çıkın dışarı" dediğini duyabilmişler. Hemen ayağa kalkıp, daha öpüşen çift hazırlanıp ayağa kalkana kadar kapıyı açıp çıkmışlar. Onlar kapıdan çıkar çıkmaz anfi gülmekten yerlere yatmış. |
BİZİM BİR HOCA VARDI |
Üniversitede Ferhat adlı bir hocamız vardı. Ağzınızla kuş tutsanız geçemezdiniz dersinden. Sınav sonuçları ortalaması her zaman 35,5 olurdu. Doğal olarak herkes nefret ederdi kendisinden. Anlatılanlara göre; bizden önceki dönemlerin birinde, tüm öğrencileri gibi dört asistanı da Ferhat hocadan nefret ediyormuş. Sınavın birinde bu dört kafadar, hoca sınıftan çıkınca tahtaya soruların yanıtlarını yazmış. Sınav sonuçları açıklandığında Ferhat Hoca'nın geleneksel sınıf ortalaması olan 35,5'un değişmemiş olduğu görülmüş.
Bu efsaneyi Makina Mühendisi gönderdi.Bu olay bizim üniversitede Türkiye Ekonomisi dersinde olmuş. Hoca sınıfa girdiği halde sınıfın uğultusu bir türlü dinmiyormuş. İyi niyetli bir adam olduğundan, sınıf adamı takmamış. Hoca bir süre ayakta bekledikten sonra, tahtanın başına geçip hızla yazmaya başlamış. Tahtaya kocaman bir 1 rakamı çizmiş. "Bakın" demiş "Bu, kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey." Sonra 1'in yanına bir 0 koymuş.uyor: "Bu, başarıdır. Başarılı bir kişilik 1'i 10 yapar". Bir 0 daha koymuş. "Bu, tecrübedir. 10 iken 100 olursunuz". Sıfırları böyle uzatmış: Yetenek, disiplin, sevgi... Eklenen her yeni 0'ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini söylemiş en sonunda. Sonra eline silgiyi alıp en baştaki 1'i silmiş. Geriye bir sürü sıfır kalmış. Hoca sert bir ifadeyle: "Kişiliğiniz yoksa, öbürleri hiçtir" diye bağırdığında sınıfta çıt çıkmıyormuş. |
SONSUZU İSTİYORSUN... |
Türk matematik dünyasının değerli hocalarından biri olan Sabuncuoğlu'nu, özellikle üniversiteyi Ankara'da okuyanlar iyi bilir. Sabuncuoğlu, ilkelerinden taviz vermeyen sert bir hocadır. Öğrencilerinden biri Hoca'nın sınavından 59 almış. O okulda geçme notu 60 olduğundan, sadece 1 puana ihtiyacı varmış. Hocadan, o 1 puanı istemeye karar vermiş. Sabuncuoğlu'nun kapısını büyük bir saygıyla tıklatmış. İçeriden boğuk bir "Gir" sesi gelmiş. Kafasını odaya uzatmış. Hoca odada, saçı başı dağılmış, konsantre bir biçimde çalışıyormuş. Bizimki epey çekinerek, "Hocam, durumum böyleyken böyle, okulu bitirmem size bağlı" falan diye kekelemiş.Hoca bizimkine şöyle bir bakmış. Matematikçi ya, odasında karatahta da eksik değil tabii. "Al şu tebeşiri. Bir sayı doğrusu çiz" demiş. Öğrenci şaşkın şaşkın çizmiş. "Şimdi bana 59 ve 60'ın yerini göster" demiş. Oğlan göstermiş. Hoca bu kez, "59 ile 60 arasında kaç sayı var oğlum?" diye sormuş. Bizimki, Sabuncuoğlu'nun, istediği o 1 puan için sözlü yaptığını sanıp heyecanlanmış. Düşünmüş taşınmış ve "Sonsuz, hocam" cevabını vermiş. Hoca gülümsemiş, "Afferin evladım, bildin" demiş. Bizimki de sevinmiş tabii. Ama Sabuncuoğlu, masasının başına dönerken "Gördüğün gibi; sen benden sonsuzu istiyorsun. Bunu sana kimse veremez" demiş. |
ODTÜ EFSANELERİ |
ODTÜ Matematik Bölümü'nün önünde kitaplarını eline almış, uzun boylu, soluk yüzlü bir kız heykeli vardır. ODTÜ'de anlatılana göre; bu kız gerçekten yaşamış. Normal şartlarda bitirmenin büyük başarı sayıldığı Matematik Bölümü'nü 3 senede kafayı sıyırmadan birincilikle bitirmiş. Ancak mezuniyet törenine gelirken trafik kazası geçirip ölmüş. Bunun üzerine Matematik Bölümü, kızın heykelini "örnek öğrenci" niyetine diktirmiş.
Bu efsaneyi Ozan Bolat gönderdi.ODTÜ kampüsünün altı dev tüneller ağıyla çevriliymiş. Neden ve nasıl yapıldığı bilinmeyen bu tüneller, ODTÜ'ye ait olan Eymir Gölü'ne kadar uzanıyormuş (ki bu yaklaşık 20 kilometre oluyor). Öğrenciler tünelleri, 70-80'li yıllarda polis ve jandarmadan saklanmak için kullanıyormuş. Son yıllarda ise ODTÜ'nün çimleriyle yetinmeyen çiftler, bu tünellerde bir takım ihtiyaçlarını (!) karşılıyormuş.Bu efsaneyi Ahmet Cihat Toker gönderdi. ODTÜ yurtlarında yeni gelen öğrencilere şaka yapmak adettenmiş. En sık yapılan şaka ise şöyleymiş: Yurdun eskileri, yeni gelen öğrenciye uyku hapı içiriyormuş. Deliksiz uyuyan kurban, sabah kendisini pijamalarıyla rektörlüğün önünde buluyormuş.
. |
DEHŞET NEŞET |
İzmir'in ünlü hocalarından Fizikçi Dehşet Neşet, sınavlarda sorduğu garip sorularla efsaneleşmiştir. Neşet Bey bi keresinde sınavda, karmaşık bir makara sistemi sormuş ve öğrencilerden sistemin dengede durup durmadığını belirlemelerini istemiş. Öğrenciler kağıtlarını formüllerle, rakamlarla doldurmuş. Ancak hepsi sıfır almış. Dehşet, "Doğru cevap 'makara yere düşer' olacaktı" demiş. Meğer çizimdeki makara tavana bağlı değilmiş.Dehşet Neşet müthiş bi Fenerbahçe fanatiğiymiş. Bi sınavda da, Galatasaray-Fenerbahçe maçıyla ilgili bi soru sormuş ve Fenerbahçe ceza sahası civarından atılan bir şutla ilgili; vuruş açısı, topa vuruş hızı, kalecinin yeri ve yapabileceği haraketler gibi bilgileri vermiş. Soru, bu topun gol olup olmayacağıymış. Öğrenciler yine uğraşmışlar soruyu çözmek için. Ama yine hepsi sıfır almış. Sorunun yanıtı şöyleymiş: "Rüştü ordan gol yemez!"
Dehşet'in bir de, kendinden 1 saniye sonra gelenlerden dahi geç kağıdı istemek gibi katı bi prensibi varmış. O lisesinin müdür yardımcısı da sertliğiyle efsaneleşmiş bi hocaymış. Geç kağıdı almak için gidenler genelde sopa yiyip çıkarmış. Bir gün bi öğrenci Dehşet Neşet'in dersine geç kalmış. Sınıfın bulunduğu koridora girince Dehşet'in sınıfa doğru geldiğini görmüş. Hemen koşmaya başlamış. Bi bakmış Neşet Hoca da depar atıyor. Yarışı Dehşet kazanmış ve "Git geç kağıdı al!" demiş.
|
|
|
|
|